3 Ekim 2011 Pazartesi

Barones ve Müzisyen - Madam von Meck ve Çaykovski






Yazan: Henri Troyat
Fiyatı: 16,00 TL


Fransızcadan çeviren: Ayşe Öktem
ISBN 978-9944-396-89-9, 13,5x19,5 cm, 136 s.
Barkod: 9789944396899






Barones Nadejda von Meck ve Piyotr İlyiç Çaykovski: 19. yüzyıl Rusya’sında müziğin birbirine yakınlaştırdığı, hatta birleştirdiği iki karakter. Sevmeden evlendiği kocası Karl von Meck’in ölümünden sonra kocasının işinin başına geçen ve zekâsı sayesinde servetinin büyümesini sağlayan Nadejda, piyano çalar; kendini müzikle oyalar. Herkesi kolay kolay beğenmez. Ta ki, adı yeni duyulmaya başlayan genç bir bestecinin, Çaykovski’nin, eserinin çalınacağı, biraz da küçümsemeyle gittiği bir konserde, Fırtına adlı senfonik şiiri dinleyinceye kadar. Fırtına’yı 1 no.lu piyano konçertosu izler. Nadejda derhal Çaykovski’ye bir mektup yazarak, uyarlamalar sipariş eder ve bunlar için cömertçe ödemeler yapar. Böylece 1877 yılında besteciyle Barones arasında garip bir ilişki başlar. Çaykovski’nin kendini bestelerine tamamıyla adayabilmesi için önemli tutarlarda yardımlar yapar; sayısız evini onun emrine açar. Tek bir koşulu vardır: hiçbir zaman görüşmeyeceklerdir. Barones elli beş, besteci ise otuz altı yaşındadır. On dört yıl süren ve büyük sayıdaki yazışmalardan oluşan bu platonik ilişki, bestecinin huzur içinde, parasal sıkıntıya girmeden kendini eserlerine hasretmesini sağlayacaktır. Barones karakter sahibi bir kadındır; zengin olmasına, lüks içinde yaşamasına, sıklıkla çıktığı gezilerine rağmen, önemli bir şeyden yoksundur ve Çaykovski de bunu ona sağlamaktadır: böylece hayatına bir anlam vermektedir.
Ayşe Öktem

(Arka kapak yazısından)

Yazar hakkında: Henri Troyat 1911 yılında Rus anne-babadan Moskova’da dünyaya gelmiş, 1917 Ekim İhtilâli’nden sonra ailesiyle Fransa’ya yerleşmiş, 2007 yılında Fransa’da ölmüştür. Çok sayıda roman, hikâye, deneme, gezi yazısı ve biyografi yazarı olan Troyat, 1959 yılında Fransız Akademisi’ne üye olarak seçilmiş ve ölümüne kadar Akademi’nin üyesi olarak kalmıştır. Troyat’nın dilimize çevrilmiş kitaplarından bazıları Puşkin, Dostoyevski, Tolstoy, Gogol, Gorki, Büyük Katerina (biyografi); Yaslı Kar, Bir Dostluk Öyküsü’dür.

Uçlarda Gezintiler - Tourette Sendromuyla Yaşamak










Yazan: Gökçe Esen
Fiyatı: 14,00 TL
ISBN 978-605-4518-04-3, 13,5x19,5 cm, 136 s.
Barkod: 9786054518043





Oliver Sacks, yaklaşık bin kişiden birinde Tourette Sendromu görüldüğünü söylüyor. Bu kaba bir hesapla, Türkiye’de 70000 Tourette Sendromlunun var olduğunu gösterir. Oysa bu sendrom toplumumuzda pek bilinmemektedir.
Sizin de çocuğunuzda tikler varsa, ona obsessif-kompulsif ve/veya hiperaktivite tanısı konmuşsa veya öğretmenleri tarafından çok yaramaz olduğu defalarca vurgulanmışsa bu kitabı okuyun.
Tourette Sendromuyla yaşayan ve üniversitede istediği fakülteden başarıyla mezun olan bir gencin gerçek yaşam öyküsüne şahit olacaksınız.

Kitabı okuduktan sonra iletişim kurmak isteyenler için: uclarda@yahoo.com

Vâridât - Kalbin Sohbetleri








Yazan: Giritli Aziz Efendi
Fiyatı: 15,00 TL

Yayına hazırlayan: M. Nedim TAN
ISBN 978-605-4518-07-4, 13,5x19,5 cm, 224 s.
Barkod 9786054518074




Muhayyelât’ı ile tanıdığımız ve edebiyat tarihimizde ayrıcalıklı bir yere koyduğumuz Aziz Efendi’nin şaşırtıcı bir hayat hikâyesi vardır: XVIII. yüzyıl Girit’inde doğar, İstanbul’a gelip Divan-ı Humâyun’da kendine seçkin bir yer bulur, Osmanlı sefiri olarak gittiği Berlin’de sessiz sedâsız vefat eder. Hayatı hakkındaki ayrıntılar bilinmez, ama o yüzyıl içerisinde bu denli farklı coğrafyaları bir ömre sığdırmak mutlaka sıra dışı tecrübeleri ve olağanüstü düşünceleri netice vermiş olmalıdır. Muhayyelât’ı ve Vâridât’ı bunun bir göstergesidir.
Aziz Efendi devlet adamlığı ve edebiyatçılığıyla birlikte bir sûfîdir: Hakikati bulma isteğine kendini kaptırmış, detaylarını anlatmasa da bu uğurda çeşitli yollara bağlanmış ve döneminin tasavvuf kültürünü yakından tanımış, sonrasında kalbine gelenleri dile dökebilmiş bir sûfî. Mânevî yolculuğu esnasında gördüğü hakikatleri, çözdüğü meseleleri, anladığı incelikleri hiç sakınmaksızın yazmıştır Aziz Efendi ve eserine Vâridât adını vermiştir.
Arınmış bir kalpten kaynaklanan her sözün insana hakikatin bir yönünü aydınlatacağı, nefsin bir başına ilhâm ile hezeyânın arasını ayıramayacağı, mâsivâyı terkin ne anlama geldiği, Allah sevgisinin mahiyeti, Hakk’ı bilenleri bilmenin insan açısından hayatî önemi, rüyaların insana verdikleri, bu dünyada yapılanların ahirette nasıl şekilleneceği ve daha pek çok konu Vâridât’ta işlenir. İnsana insanla varmayı ve hakikati yine hakikatle bulmayı benimseyen bir sûfî olarak Aziz Efendi dile getirdikleriyle benzer tasavvufî metinler içerisinden sıyrılır, pek rastlanmayacak satırlarla okuyucusunu karşılar. Tecellîyi kesintiye uğratmamak için yazmıştır Aziz Efendi ve artık muhatap onun sözleri arasında kendine düşecek hissenin peşindedir. Öyle ya, kimin neyi nerede bulacağı bilinmez…

Fermat'nın Son Teoremi









Simon Singh
Fiyatı: 20,00 TL
İngilizceden çeviren: Sabir Yücesoy
Matematik, bilim
ISBN 978-975-8434-36-7, 70 gr. kitap kağıdı, 328 s.





Fermat'nın Son Teoremi'nin kökleri eski Yunan matematiğindedir. Fransız matematikçi Pierre de Fermat (1601-1665) Yunanlıların hiç aklına gelmemiş bir soru ortaya atar. Üstelik çözümün bulunabileceği umudunu uyandıran bir de not bırakır. Böylece üç yüz yıl sürecek kovalamaca başlar.
Fermat'nın Son Teoremi'nin asıl güzelliği, son derece kolayca anlaşılabilecek, basit bir problem oluşudur. Her okul çocuğunun tanıdığı kavramlarla dile getirilebilen bu bulmacayla, Andrew Wiles da okul yıllarında tanışmış ve onu hayatının en önemli tutkusu haline getirmiştir.
Bu kitapta, Fermat öyküsünün tüm zenginliği ve ona hep eşlik etmiş olan tarih ve matematik kronolojik bir düzen içinde ele alınmış, Pythagoras Kardeşliği'nin devrimci ethos'uyla başlayıp Fermat'nın bulmacasını çözmek için Andrew Wiles'ın verdiği kişisel mücadeleyle sona ermiştir.
Matematikçiler ve matematiksevenler için...

İstanbul'u Dolaşırken








Hilary Sumner-Boyd / John Freely
Fiyatı: 25,00 TL
İngilizceden çeviren: Yelda Türedi
Gezi rehberi
ISBN 978-605-4518-00-5, 13,5 x 19,5 cm, 70 gr. kitap kağıdı, 512 s.




Hilary Sumner-Boyd ve John Freely’nin kaleme aldığı İstanbul’u Dolaşırken (Strolling through Istanbul) 40 yıl sonra Türkçe’de.
Yayımlandığı 1972 yılından beri İstanbul’u tanımak isteyenler için eşsiz bir kaynak olan kitabı The Times “En iyi İstanbul gezi rehberi”, New York Times “roman gibi okunan bir gezi kitabı” olarak nitelemiş.
Yürüyerek, sokak sokak gezip bu şehrin semtlerini, tarihi yapılarını ve anıtları tanımak isteyenler, şehrin köşelerinde gizlenmiş küçük hikâyeleri merak edenler bu kitabı ellerinden bırakamayacaklar.
Bizans ve Osmanlı İmparatorluklarının başkenti olan bu gizemli şehri gezmek tarih içinde bir yolculuk aslında... İstanbul’u Dolaşırken bu yolculukta en yakın arkadaşınız olacak.

Ebu Garib Neşesi








Süreyyya Evren
Fiyatı: 7,50 TL
Şiir
ISBN 978-605-4518-03-6, 13,5 x 19,5 cm, 90 gr. özel kağıt, 52 s.







Neden olmasın arkadaşlar
Hadi hafta sonu bir Filistin yapalım
İsraili falan protesto ederiz sabaha kadar
Derisi yüzülmüş bir arkadaşın etlerine - bakar bakar ağlarız
Bende bir kibrit var sende de bayrak varsa
Sarar bir Amerikan barağına tutuştururuz bir yoldaşı
Sarar sarar bakarız

Nikolay Şodoyev’in Diliyle ALTAY BİLİK










G. Ahmetcan Asena
Fiyatı: 15,00 TL
70 g. Enso kitap kağıdı
ISBN 978-9944-396-99-8, 13,5 cm x 19,5 cm, 184 s.
Barkod: 9789944396998





Altay Bilik, kadim Türk Tanrı dini (Teŋricilik) esaslarına dayanan bir bozkır yaşam felsefesidir. Binlerce yılın süzgecinden geçen bir Türk yaşam tecrübesi, bir halk bilgeliğidir. Türklerin geleneksel “imparatorluk dini”dir. Bilgi, marifet, bilgelik ve bilimin bir sentezidir. İlahî uyum ve ilahî dengeden bahseden bir inançtır. Yaratılmış herşeyin Yaratıcı ile bir Bir’lik teşkil ettiğini vurgulayan, İslamî terminoloji ile söylemek gerekirse, kendine mahsus kavrayışı ile vahdet-i vücudcu bir anlayıştır. Ona göre insan, yaradılmışların en yücesidir; makro kosmosun bütün bilgi ve enerjilerini ihtiva eden bir mikro kosmostur. Evrenin sırrını anlamak icin insana bakmak yeterlidir!
“Tanrı ile insan arasında mutlaka bir aracı gerekmez. İnsan aslında mutlak Bir ile sürekli iletişim halindedir, ama bu arada “üçüncü göz”ü (gönül gözü) kapanan insan bunun farkında değildir.”
Yüzeysel bakıldığında Altay inancı bugün çok kaotik bir resim arzediyor. Genel anlamda kabul gören bir adı, bir tanımı yoktur. Teŋricilik, Altay Caŋ, Kamlık ve benzeri adlarla anılıyor. Tanrılar, kudaylar, burkanlar, ruhlar, iyeler, göksel ve yersel enerjiler, ışınlar ve benzeri gizemli terimlerden bahsediyor. Putperest mi, tek tanrılı mı, çok tanrılı mı? İnsanın zihnini karıştırıyor. Fakat anlamaya çalıştıkça sır veriyor: Çokluğun arkasındaki nihaî Tek’likten, küllî akıldan, mutlak yaratıcıdan, bilinen ve bilinmeyen herşeyin birliğinden, âlemlerden, ruhun boyutlarından, göksel ve yersel enerjilerden, kutsal doğadan, maddenin “dördüncü” boyutundan sözediyor. “Canlı” yaş ağaç dalının ateşe atılmasını yasaklıyor. “Tanrı insanı yaratırken, onun kendisine benzemesini istedi.” diyor.
Altay Bilik, Altay Türklerinin kadim Türk kültür zenginliği bazında ulusal kimliklerini yeniden diriltme yolunda bir milli uyanış denemesidir. Kökü binlerce yıl öncesine dayanan bir çağdaş efsane, bir mutlu geçmiş arayışıdır.

Yazarın PAN YAYINCILIK’taki diğer kitapları:

• İpek Yolu-1: Çin-Doğu Türkistan
• 2500 Yıllık Çin İmparatorluk Belgelerinde Hunlar ve Türkistan

Kimya Güzeldir












Ömer Kuleli-Osman Gürel
Fiyatı: 20,00 TL
ISBN 978-975-8434-56-5, 13,5x19,5 cm, 293 s.
Barkod: 9789758434565

Ud Alıştırmaları / Ud Exercises, Teknik Çalışmalar/Building Technique





Enver Mete Aslan
Fiyatı: 15,00 TL


ISBN 978-9944-396-97-4, 21x29 cm, 95 s., İngilizce-Türkçe
Barkod: 9789944396974







Önce meşk sistemi vardı. Sonra metodlar…
Konservatuarlarımızın gelişmesi ve çoğalmasına paralel olarak yayınlanan metodların sayısı da arttı. Ama yeterli değildi. İleri icralar için ileri teknik; teknik çalışmak için de etüd-egzersiz kitapları gerekiyordu. Metodda olduğu gibi, bu konuda da ud önde gidiyor.
* * * * *
E. Mete Aslan’ın bu kitabını, danışmanı olduğum yüksek lisans tezi çalışmamız sırasından biliyorum. Ud icrasında kullanılan tekniklerin mantıklı sınıflamalarla verildiği; (hamallığa kaçmayan dozda) egzersiz-etüdlerden oluşan bir çalışma. Baskıya hazırlandığında gördüm. Kıskandığımız batı metod-albümlerindeki gibi, nota yazımı ve mizanpajında da çok başarılı idi. Güzel ve faydalı bir kitap olmuş. Emeği geçenlerin ellerine sağlık.
Dikkatle, sebatla ve metronomla kullananlar için son derecede faydalı olacaktır.

Mutlu Torun
(Arka kapaktan)

İstanbul ve New York'ta Tarih Boyu Çokkültürlülük












Ahmet Gürsoy
Fiyatı: 15,00 TL


ISBN 978-9944-396-98-1, 13,5x19,5 cm, 205 s.
Barkod: 9789944396981

“...Aralarındaki 8000 kilometrelik mesafeye, 300 senelik zaman farkına ve uygulamalarında gösterdikleri farklılıklara rağmen, İstanbul ve New York, açık kentlilikteki tutumlarında inanılmaz benzerlikler göstermektedirler. New York’un insan mozaiği Bağımsızlık Savaşı sırasında başlayan federal bir uluslaşma isteğinin devamı. İstanbul mozaiği ise toplamı nerdeyse 1500 yılı bulan, üç ayrı inancın getirdiği bir birikim: Bizans ve Osmanlı’nın imparatorluk dönemiyle Türkiye Cumhuriyeti’nin uluslaşma devresinde yürüttüğü, laikleşme, modernleşme ve demokrasi devrimleri. ...”

Ahmet Gürsoy’un 2005 yılında yayımlanan Neden New York Neden İstanbul isimli kitabında, bu iki kentin çokkültürlülükte yarattığı benzerlikler birbirleriyle karşılaştırılmıştı.
İstanbul ve New York’ta Tarih Boyu Çokkültürlülük isimli bu yeni kitapta, yine bu iki kentin çokkültürlülük yoluyla elde ettikleri tolerans birikiminin ülkelerine kazandırdığı önemli atılımlar karşılaştırılmakta ve bunların Ekim 2009’dan beri tartışılan “açılım” konusuyla olan bağlantısı irdelenmektedir. Kitap, tarihte ilk defa, Türklerin insan haklarını tanıyan ve koruyan kanunları 1456’da, dünya kamuoyuna sunmaları ve bu hakların devamlılığını sağlamak için de, sivil toplum anlayışını oluşturan bir sistem kurup nasıl 460 yıl yaşattıklarını gösteriyor. Ve bundan 320 yıl sonra, binlerce kilometre uzakta, Amerika’nın New York kentinde, aynı özgürlük, eşitlik, kardeşlik arayışının kendini nasıl tekrarladığını gözler önüne seriyor.
Farklı dil, farklı din ve farklı kültürleri, asimile etmeden devam ettiren; bu beraberlikten doğan gücün, ülkenin huzuru, emniyeti ve mutluluğu için kullanılmasına “Çokkültürlülük” ve bunun getirdiği ilerlemenin değerlendirilmesine de “Tolerans Birikimi” diyen yazar, bu kavramların tarih içindeki gelişimini de okurla paylaşıyor.

Dağdaki Emirler







Enis Akın
Fiyatı: 7,50 TL

ISBN 978-9944-396-96-7
13,5 x 19,5 cm, 90 gr. krem kitap kağıdı, 52 s.


Okurların Beyaz Manto adlı fanzinden ve çeşitli dergilerdeki yazılarından yakından tanıdığı Enis Akın’ın son şiir kitabı.


(...)
ve bunlardan kırk altı yaşam çıkardım
ölüm usta
anladım ki bir kitap
bir kitabın içinden okunabilirdi sadece
ve benim adım ibrahim

Oluşmak - Amore More Ore Re









Tarık Günersel
Oluşmak – Yaşama Düşünceleri 6011
Amore More Ore Re
Fiyatı: 12,00 TL
ISBN 978-9944-396-95-0
10,5 x 19,5 cm, 70 gr. kitap kağıdı, 120 s.



Dünya bilgelik mirasından:

Afrika Yaratılış Efsanesi, Hindu ve Aborijin duaları,
Upanişadlar, İy Cing, Solomon (Süleyman), Heraklit,
Konfüçyus, Laozi, Buda,
Tevrat-Zebur-İncil-Kur’an, Seneca, Yusuf Has Hacib,
Mevlâna, Nârâyana, Kore Kralı Sejong,
Molla Cami ve Lev Tolstoy’dan süzülümler, atasözleri,
Karl Marx ile Albert Einstein’dan özdeyişler

T. Günersel- Çağrı & özdeyişler

Adalet Barış Günersel-Yeni Binyıl için dilekler şiiri

www.pandukkan.com

28 Şubat 2011 Pazartesi

Diksiyon / İtalyanca • Almanca • Fransızca













Yıldız Dağdelen,
Fiyatı: 17,00 TL
ISBN 978-9944-396-93-6,
Barkod: 9789944396936
16x23,5 cm, 174 s.


Elinizdeki bu kitap İtalyan, Fransız ve Alman dillerinin ses bilgisini içeriyor.

Her ne kadar diksiyonu, dil öğrenme sürecinden bağımsız düşünmek mümkün olmasa da sadece diksiyon kurallarını açıklayan, bizlere bir harfi, heceyi, sözcüğü ya da sözcükler bütününü nasıl seslendireceğimizi gösteren bir kaynağa her zaman ihtiyaç duyarız. Bu yüzden değişik dillerin telaffuz kurallarını gösteren eserler bir çok meslek grubu için ‘kılavuz kitap’ niteliğindedir.

“Bu kitaptaki bilgileri katı bir şekilde ezberlemeye çalışmak pek akıllıca olmaz. Eserleri çalışırken sırası geldikçe ve sorunlarla karşılaştıkça bu kitaba başvurmak daha akıllıca olacaktır. Fonetik eğitimi kendi başına bir amaç değil, bir dili öğrenmek, o dili yaşayabilmek için aşılması gereken bir süreçtir. Bu süreci bir oyun olarak benimseyin ve yabancı bir dilin değişik tınılarını ve sizde yarattığı davranış değişikliğini keşfetmenin merakı ve heyecanı ile yaşamaya bakın. Sözcüklerin tadına varmayı deneyin. Hangi dilde olursa olsun güzel ve doğru konuşmak insanın kendini daha iyi, daha güçlü hissetmesini sağlar.”

(Arka kapak yazısından)

HALLAC "Kurtarın Beni Tanrı'dan"


Yazan: Annemarie Schimmel
Çeviren: G. Ahmetcan Asena
Fiyatı: 12,00 TL
ISBN 978-9944-396-94-3,
Barkod: 9789944396943
13,5x19,5 cm, 120 s.

922 yılında Bağdat’ta devrin halife ve ulemasının ortak kararıyla şehit edilen Hallac, o günden bugüne, bir efsane olarak hem halkın arasında dilden dile dolaşmakta, hem saray şairlerinin hem de halk ozanlarının eserlerinde varlığını sürdürmektedir. Doğu’da ve Batı’da hiçbir İslam mutasavvıfı onun kadar aksiseda bulmamıştır.

Hallac’ı bilen herkes onun cezbe halinde söylediği meşhur “Ene’l-Hakk” (Ben Yaratıcı Hakikatim) sözünü de bilir. Vahdet-i vücudu yaşayan birinin, içten gelen haykırışı olan bu söz yanlış anlaşılmış, onun “Ben Tanrı’yım” dediğini sananlar dinlerini korumak adına ona düşman olmuşlardır. Oysa Hallac’ı Ahmed Yesevi’nin, Mevlânâ Celâleddin Rumî’nin gözünden görmek gerekir. Onlara göre Hallac rahmete ve kurtuluşa ermiş bir âlimdi.

Hallac, varlığını İslam’ın mutlak tek Tanrı inancına adayan bir dervişti. O bütün varlığıyla buna tanıklık etmek istiyordu; bunun için de bilinçli olarak her türlü çileyi sineye çekiyordu. Onun, şahsi Tanrı tecrübesini ve Tanrı’yı arayış çabalarını dile getirdiği şiirleri ve paradoksları bugün de okuyucuyu cezbetmekte ve düşünmeye sevketmektedir. Şimdi okuyucunun önünde iki seçenek var: Hayatın gerçek mânâsını derinleştirmek üzere kendini kor gibi yanan Tanrı ateşine bırakmak ya da Hallac’ı tehlikeli bir muhalif olarak görüp mahkûm eden zihniyetin yanında yer almak.

(Arka kapak yazısından)

21 Şubat 2011 Pazartesi

Hamam







Yorgo Valasiadis
Yunanca aslından çeviren: Betül Ayanoğlu

Fiyatı: 20,00 TL

Roman
ISBN 978-9944-396-92-9
Barkod: 9789944396929


13,5x19,5 cm, 312 s.


Yorgo Valasiadis, bir şehir, bir ülke ve iki kıta arasında kalmıştır. Şehir İstanbul, ülke Almanya, kıtalar ise Avrupa ve Asya’dır. Valasiadis İstanbul’da yetişmiş bir Rum’dur ve kırk yıldır Almanya’da yaşamaktadır. Hamam’da İstanbul’dan Almanya’ya gelişini anlatıyor. Kitapta azınlıklar ve göç, kimlik ve uyum sorunlarına dair gerilim dolu hikâyeler, acıları önce çıkarmadan, soğukkanlı fakat mizahî bir dille aktarılıyor.

Petros Markaris


...Hamam, kusursuz bir lezzete sahip. Çocukluk çağının yitik memleketlerini anlatan ünlü İtalyan filmlerinden, Fellini’nin Amarcord’u ya da Tornatore’nin Sinema Paradiso’su gibi desem yeridir. Bir gün bu kitabın da yetenekli bir yönetmen tarafından filme uyarlanmasını dilerim...

Yorgo Vidalis


...bugünlerde her şeyi bir kenara bırakıp mutlaka Yorgo Valasiadis’in muhteşem kitabını okumanızı tavsiye ederim. Ergenlik öncesi şehvetin anlatılmaz bir utanç olarak görülmesine inat, Hamam yazarın hassasiyetlerinin oluşmasında büyük rol oynayan sırları, onlarca yıl boyunca yaşadığı şefkat, huzursuzluk ve şehvet dolu anları cesurca ortaya döken bir eser...

Yannis Ksanthoulis
Elefterotipia Gazetesi, Atina


...Yorgo Valasiadis’in, 1940-50’lerin İstanbul’unda bir Rum’un çocukluk ve gençlik yılları ile ilk cinsel kıpırtılarını anlattığı Hamam adlı yapıt, nemli bir cennet köşesini andırıyor. Romanın kahramanı, “Yeniden doğsam, yine yüreğim mutlulukla çarpsın diye Tanrıya beni kadınlar hamamı olan bir yerde dünyaya getirmesi için yalvarırdım” diyor. Küçük bir çocuğun ergenliğe geçişi nazik, hassas, temiz ve mizahî biri dille aktarılıyor...
Tahidromos Gazetesi, Düsseldorf

Fräulein Stark











Yazan: Thomas Hürlimann
Fiyatı: 17,00 TL
Çev. Sabir Yücesoy
Roman
ISBN 978-9944-396-91-2
Barkod: 9789944396912

13,5x19,5 cm, 192 s.

“Dayım hem manastır kütüphanecisiydi hem de yüksek bir din görevlisi. Geniş, yuvarlak kenarlı şapkaları vardı. Bin yıllık İncil’i eline alacak olduğunda, annemin iç çamaşırlarına benzeyen siyah eldivenler giyerdi hep. Dayımın deyişiyle, kitap teknemizin güvertesinde Aristoteles’ten zonaya kadar her şey tamamdı.”

Aynı zamanda yüksek bir din görevlisi olan manastır kütüphanecisi, uzun bir yaz tatili boyunca yeğenini yanına alır. Yeğen, barok tarzı kütüphanenin değerli döşemesini korumak için ziyaretçilere keçe terlik giydirmekle görevlendirilir. Genç çocuk kısa zaman sonra kendisine yeni dünyaların kapısının açıldığını farkedecektir, kitapların ve kadınların dünyası. Büyülenmiş gibi kitap okumaya başlar, ancak kadın ziyaretçilerin eteklerinin altına kaçamak bakışlar atmaktan da kendini alıkoyamaz.

Manastır kütüphanecisine hizmet etmekle görevli Fräulein Stark çocuğun çalışmasından rahatsızdır. Aralarındaki sessiz çekişme yazın sonunda adı konmamış bir sevgiye dönüşür.

Düzensiz


Yazan: Elif Sofya
Fiyatı: 8,00 TL
heves/şiir dizisi
ISBN 978-9944-396-85-1
Barkod 9789944396851

13,5x19,5 cm, 70 s.




İçinizdeki kuş bir damarınızı emerek uyudu
Sustu, susması gerekenler
Ağırlaştı dünyanın para akışı
Artık bütün makineleri kırmalı

ELİT BİR FAHİŞENİN ÖYKÜSÜ La Traviata Üzerine Bir İnceleme








Yazan: Ufuk Çakmak
Fiyatı: 18,00 TL

ISBN 978-9944-396-90-5,
Barkod: 9789944396905

15x22 cm, 160 s.

Resimleyen: Sanat Deliorman
Nota Yazımı: Eşref Berk Türkoğlu

“İçlerinden birinin, yaşamında gerçek bir aşk duyduğunu, bundan acı çektiğini, bundan öldüğünü öğrendim. Öğrendiğimi de okura anlattım. Bir görevdi bu.” Bu sözler, Alexandre Dumas fils’in, dünyaca meşhur Kamelyalı Kadın romanının son sayfasından... Verdi, elit bir fahişenin dokunaklı hikâyesini anlatan bu eserden aldığı ilhamla, tüm operaları arasında en çok sevilecek ve hatırda kalacak, birbirinden güzel ezgilerle dolu, meşhur La Traviata’sını bu romandan sonra besteledi.

Ufuk Çakmak Elit Bir Fahişenin Öyküsü başlıklı incelemesinde, opera edebiyatının en ışıklı zirvelerinden birini teşkil eden bu yapıtı mercek altına alıyor. Yazar, La Traviata’nın müziksel ve dramatik bir analizini yaparken, okuru sanatın değişik türleri ve on dokuzuncu yüzyıl operaları arasında küçük gezintilere davet ediyor.

2500 Yıllık Çin İmparatorluk Belgelerinde HUNLAR VE TÜRKİSTAN












Yazan: J. M. de Groot – G. Ahmetcan Asena,
Fiyatı: 25,00 TL
ISBN 978-9944-396-88-2,
Barkod: 9789944396882
16x23,5 cm, 342 s.
Fotoğraf Albümlü

İpek Yolu serisinin ilk kitabı İpek Yolu – 1, Çin-Doğu Türkistan isimli eserin yazarı G. Ahmetcan Asena’nın yeni kitabı 2500 Yıllık Çin İmparatorluk Belgelerinde Hunlar ve Türkistan’da yer alan metinler, insanlığın Türkler ve Türkistan hakkında sahip olduğu en eski yazılı belgeler olarak kabul edilen Şi-ki ve Sin Hen-şu gibi Çin İmparatorluk Yıllıkları esas alınarak hazırlanmıştır. Ünlü sinology J. M. de Groot’un (1854-1921) Batı bilim dünyasına kazandırdığı metinler, G. Ahmetcan Asena tarafından notlarla zenginleştirilerek Türk okuruna sunulmaktadır.
Orta Asya’nın ve bu anlamda Hunlar ve benzeri adlar altında karşımıza çıkan Türklerin siyasî ve kültürel tarihi yazılırken, devlet ve sosyo-ekonomik yapıları tahlil edilirken, en eskisi 2500 yıl öncesine dayanan bu belgeler esas alınmalıdır.
Çin belgelerinden çıkan sonuca bakılırsa, Türk devlet geleneği sanıldığından çok daha eski, köklü ve zengindir. Asya’da Türk olgusu muhtemelen Çin olgusundan da eskidir. Bugünkü “Türk” terimi Kök Türklerden beri değil, en az MÖ 7. Yüzyıldan beri Asya’da bir boy adı olarak kullanılmaktaydı.
Belgelerde, Asya’da yüz yıllar süren Türk hâkimiyetinin oluşması ve ibret verici çöküşünün yanı sıra, Hunların sebep oldukları büyük halk göçleri konusunda çarpıcı bilgiler yer almaktadır.

Beyond the Glory of the Sultans, Cantemir's View of the Turks


Yazan: Eugenia Popescu-Judetz

Fiyatı: 30,00 TL

ISBN 978-9944-396-86-8
Barkod 9789944396868

16x23,5 cm

Three Comparative Essays on Turkish Music


Yazan: Eugenia Popescu-Judetz
Fiyatı: 30,00 TL

ISBN 978-9944-396-87-5
Barkod 9789944396875

16x23,5 cm

20 Ağustos 2010 Cuma

Dünyalar Nasıl Yapılır?


Yazan:Nelson Goodman
Fiyatı: 15,00 TL

ISBN 978-9944-396-82-0, 15x22 cm, 142 s.
Barkod: 9789944396820

Dünyalar Nasıl Yapılır?’da Goodman yaşadığımız dünyaları ele alıp sorguluyor: Yaşadığımız tek dünya, ayaklarımızın altındaki şu yeryüzü mü gerçekten? Yoksa biz insanlar tarafından inşa edilip oluşturulan pek çok dünyadan yalnızca bir tanesi mi? Bilim, sanat, felsefe arı ayrı dünyalardan mı bahsediyor, yoksa hepsi aynı dünyayı mı ele alıyor? Sanat mı doğruyu söylüyor, bilim mi? Her şeyin ötesinde gerçek bir dünya var mı, yoksa her şey kurgudan mı ibaret?
Goodman Dünyalar Nasıl Yapılır?’da bu sorulardan yola çıkarak düşünceyi en uç noktaya, âdeta uçurumun kenarına götürüyor. Sonra birkaç adım geriye giderek, büyük bir açıklıkla ele aldığı tüm meseleleri yerli yerinde oturtuyor.
Yirminci yüzyılın en önemli felsefecilerinden olan Goodman’dan bir düşünce ve felsefe şöleni. Yaşadığımız şu karmaşık evrende yolunu bulmak isteyenler için…

Ofis Faresinin Piyano Hikâyesi


Yazan: Osman Çakıroğlu
Fiyatı: 12,00 TL

ISBN 978-9944-396-83-7, 13,5x19,5 cm, 112 s., resimli
Barkod: 9789944396837


Bu kitap beton plaza ormanlarının karton ofislerinde sıkışıp kalmış bir ofis faresinin piyanoyla özgürlüğü yakalamasının hikâyesidir.
"Piyano, seni baştan çıkarıyor, sevgilinin kokusu gibi kalbinde ufacık bir yara bırakıyor, tek ilacı çalmak olan, çalamayınca içinizi sızlatan özlemiyle size tarifsiz kederler yaşatan. Yıllarca uğraşsanız da kapanmıyor bu yara kolayca, hep ilacını istiyor. İstediğini verdiğinizde de sizi bilinmedik diyarlara götürüyor. “
Kitap, fantastik anekdotları, tek kollu piyanistleri, büyücü öğretmenleri, ip cambazları, mırıldanmadan çalamayan takıntılı karakterleriyle sizleri kapalı kapılar ardında gizlenmiş müzisyenlerin gizemli dünyalarında bir yolculuğa çıkartacak ve bir piyanistin kaç damla gözyaşı ve kaç damla terden inşa edildiğinin öyküsünü kah güldürerek kah hüzünlendirerek anlatacaktır.

Heves Şiir – Eleştiri XXVI










Fiyatı: 10,00 TL
Hazırlayanlar: Ali Özgür Özkarcı, Mehmet Öztek, Ömer Şişman
ISSN 7308-0113
Barkod 9771308011302
200 sayfa




HEVES’İN VEDASI!


Ali Özgür Özkarcı, Mehmet Öztek ve Ömer Şişman’ın hazırladığı, bir neslin beraber büyüdüğü heves Şiir-Eleştiri dergisi 26. sayısıyla yayın hayatına veda ediyor.

Kasım 2003’ten bu yana yayımlanan heves’te, 26 sayıya ulaşan toplamda 552 yerli, 36 çeviri şiir; 87 yerli, 17 çeviri yazı; 16 söyleşi, 1 oturum, 96’sı Osman Konuk’un olmak üzere 107 Küllük/Pano maddesi, 4 mektup, 1 hipermetin, 3 sunuş yazısı yayımlandı.
2000’lerin ilk on yılı üzerine düşünmek isteyen fikri hür, vicdanı hür herkesin bu tabloyu tahlil etmesi gerektiği aşikâr. Bir neslin beraber büyüdüğü çok fazla dergi yok tarihimizde. Heves sadece kendi nesline değil sonraki nesillere de bakan, sonraki nesillerle kol kola yürüyebilen dergilerden oldu üstelik. Kasım 2003’te, “Bu seriyle, bazı yayınevlerinin, dergilerin ve merci konumundaki şair ve yazarların poetik ve/ya politik kıskacı altındaki genç şiire, rahat bir nefes aldıracağımızı umuyoruz.” sözleriyle yola çıkan dergi, yayın hayatı boyunca bu anlayışa sadık kaldı.
Özetle, Türk şiirine gereken cüret heves’te yuvasını buldu. Heves bu yüzden sadece bir dergi değil, aynı zamanda bir yuva oldu şairleri için.

Heves’in son sayısı ise görkemli bir veda öpücüğü gibi. 200 sayfalık veda sayısında yer alan yazılar:
Erhan Altan, “Şehir Hatları”: Şehirleşme tarihi ile şiir tarihini yan yana okuma denemesi.
Utku Özmakas, “Kültürel Pozculuk: Garanti Karantina”: Murat Menteş’in yeni şiir kitabı üzerine bir çözümleme.
Efe Murad, “İkinci Yeni’yi Aşmak”: İkinci Yeni’ye 2000’lerden bakış.
Ali Özgür Özkarcı, “Şiir Alçaktan Uçar”: Mehmet Erte’nin yeni şiir kitabı Alçalma üzerine bir çözümleme.
Küllük / Pano: Osman Çakmakçı’nın Bejan Matur hakkında değinisi; Aslı Serin’in Emel Güz’ün “Şairler de artık herkes gibi” yazısına cevabı; Efe Murad’ın mazmun üzerine değinisi, Neo-Epik hakkında yorumu, Utku Özmakas’ın madde şiirle ilgili sorusuna cevabı; Utku Özmakas’ın hümanizm hakkında değinisi.
Genç şairler Barış Çetinkol, Denge Esentürk, Aras Keser, Liman Mehmetcihat ve Münir Yenigül’ün katıldığı oturum ise 38 sayfalık hacmiyle bir yandan okurun gençlerin rahatsızlık ve beklentilerini daha iyi anlamasını, yorumlamasını sağlarken, öte yandan günümüz şiiri ve geleceğin şiiri hakkında düşündürüyor.
Heves 26’nın sürprizi ise Deniz Tortum’un Varlık’ın Yeni Şiirler 1954 cildinden bulup çıkardığı Turgut Uyar şiiri <>. Şiir, Uyar’ın hiçbir kitabında (hatta Mehmet Can Doğan’ın yayıma hazırladığı Kitaplarına Girmemiş Şiirler kitabında da!) bulunmuyor.

Heves’in son sayısında, okurun günümüzün önemli şairlerini birçok şiirle tanımasına, izlenimlerini belirginleştirmesine fırsat sağlayan Bellek köşesinin iki konuğu var: Ergun Tavlan ve Nazmi Cihan Beken. Her iki şaire ayrılan 10’ar sayfada birden fazla şiirlerini incelemek mümkün.

Heves 26’nın merakla okunacak söyleşisi ise Aslı Serin ile Didem Madak’ın msn üzerinden gerçekleştirdikleri, farklı, içten ve dobra söyleşi.

Son sayıda şiirleri yer alan şairler şöyle: Aslı Serin, Mehmet Davut Özdal, Ahmet Güler, Mehmet Öztek, Ergun Tavlan, Özgür Ballı, Fahri Güllüoğlu, Olcay Özmen, Cihan Oğuz, Servet Turan, Kerim Akbaş, Kazım Cihan Can, Efe Murad, Barış Çetinkol, Liman Mehmetcihat, Denge Esentürk, Aras Keser, Münir Yenigül, Uğur Eymirli, Nazmi Cihan Beken, Ali Akan, Mehmet Sait Aydın, Ahmet Güntan, Burak Acar, Ömer Aygün, Ömer Şişman, Osman Konuk.

Heves’in son sayısında Ömer Aygün çevirisiyle Ghérasim Luca’nın “Kültür Metafizik Saati” şiirini, Ergun Tavlan’ın çevirisiyle Dick Higgins’in “Senaryo” şiirini ve Efe Murad’ın çevirisiyle Ezra Pound’un “Kantolar”ından birincisini okuyabilirsiniz, ki söz konusu kantoyla yan yana yayımlanan, karşılaştırma olanağı bulabileceğiniz Ömer Aygün’ün “Ala Ala Anda İnüben Gemiye” şiiri de Ezra Pound’un bu önemli kantosu üzerine bir çeşitleme.

Heves’in sonunda Utku Özmakas ve Ömer Şişman’ın beraber hazırladığı, okurlara heves’in yayın serüvenini kağıt üzerinde katetme imkânı veren “Heves 01-26 Dizin” yer alıyor. Son sayfa ise Pan / heves Kitaplığı’ndan yayımlanmış ve yıl sonuna kadar yayımlanacak şiir ve eleştiri kitaplarının listesine ayrılmış.

13 Temmuz 2010 Salı

Osman Şevki Yazdı Ama Günlükleri İçin Torun Lazımmış!


Uludağ’a bu ismi veren zatın günlükleri basıldı. Cumhuriyet Türkiyesi’nin ilk yıllarını anlayabilmek adına da bu günlükler önemli.

19. asırda doğup Cumhuriyet Türkiyesi’nin ilk dönemlerine şahitlik eden bir insan bizim için neden önemlidir? Ya da bu şahidi önemsemeli miyiz? Bu soruya kolay kolay ‘hayır’ denilemeyeceği ortada. Çünkü 19. asır bizim için, Akif Paşa’nın meşhur kasidesinde anlattığı gibi, bir kırılma noktasıdır. Bugün sorunlar yumağı olarak ortada duran cumhuriyetin kurucu kadroları o dönemin şartlarında yetişti. Dolayısıyla bugünlere nasıl geldiğimizin hikâyesi o dönemde yaşananlarda gizli.

Binbaşı, doktor, milletvekili, besteci, sosyal tarihçi

Şimdi Bursa’nın sokaklarında dolaşıp havasını teneffüs eden insanlara, “Uludağ’a bu ismi kim verdi?” diye sorsak kaçından net bir cevap alabiliriz? Ben ‘hiç’ diyeyim ve insaf sınırlarını biraz zorlayayım. Neden mi insaf sınırlarını zorlayayım? Çünkü bilmek sadece bir sınıfa ait bir eylem değildir. Süleymaniye Medresesi’nde okuyanın orada esnaflık yapandan haberdar olduğu bir gelenekten gelen insanlar olarak bizlerin bildiği halde Bursa’da yaşayan büyük kitlenin (hadi eski ifadeyle söyleyelim: Sevad-ı Azam) bu bilgiden yoksun olmasını nasıl okumak gerekir?

Bursa sokaklarına olanca heybetiyle bakan dağa adını veren Dr. Osman Şevki Bey’dir. Sonradan kader 1934’te adına Uludağ soyadını da ekleyecektir. Osman Şevki Bey bir binbaşıdır. Doktordur. Milletvekilidir. Bestecidir. Sosyal tarihçidir. Bursa’nın simgelerinden olan Yeşil Cami ile ilgili bir kitap yazmıştır. Yine Uludağ’ı anlatan Uludağ Tapınakları, Keşişleri, Dervişleri adlı çalışması şehir tarihçiliği açısından kayda değer bir çalışmadır.

Dededen haberdar olmak

Yıl 2008. Osman Şevki’nin ikinci nesil torunlarından Ela Yıldızeli adında reklamcı bir bayan, dedesini kaybetmenin verdiği acının biraz daha hafiflemesi için anneannesinin babasıyla ilgili internette araştırma yapar. Karşısında çıkan sonuçlara şaşırır. Bu kadar bilinen bir dedeye sahip olmalarına rağmen aile içinde dedenin bahsi yeterince geçmez. Torunun bilmek isteyen tavrına rağmen anneannede de o kadar saklama ameliyesi vardır.

‘Özel yazılar okunmaz’

Bu cümle Ela Hanım’ın önünde bir engel olarak hep durur ama o yılmayan bir mizaca sahiptir. Kütüphanede eline geçen ilk defter Osman Şevki Bey’in Viyana seyahatine dair günlükler. Bundan sonra Ela Hanım, günlüklerin değeri olup olmadığını araştırmaya koyuluyor. Araştırmaları onu Pan Yayıncılık ile buluşturuyor. Eda Hanım, o gün kendisine, yayınevi editörlerinden Işık Gençer’in sözlerinin farklı bir bakış kazandırdığını anlatıyor.

‘Önemli olan sonuç değil, yoldur’


Işık Gençer’in bu cümlesi yolunu aydınlatan bir kandil oluyor Ela Hanım’ın. Turgut Çeviker, Hüsrev Hatemi, Prof. Zafer Toprak, Prof. Nuran Yıldırım, Etem Ruhi Üngör yolun diğer kandilleri olarak Ela Hanım’ın kaderine ekleniyor. İlk önce 2008’de Bir Kültür Savaşçısı Dr. Osman Şevki Uludağ / Musiki Yazıları çıkarıyor.

Bugünlerde Ela Hanım, Osman Şevki Bey’in Çanakkale Savaşı ve Viyana Seyahati Günlükleri’ni, dedesi Osman Şevki Bey ile buluşma hikâyesini de ekleyerek yayımladı.

Günlüklerde bir ‘hesaplaşma’ var

Bu kitap, Cumhuriyet’in kurucu kadrosu içinde yer almış bir isim olan Osman Şevki Bey’in gözüyle Balkanların nasıl göründüğünü anlamak bakımından önemli bir yerde duruyor. Çünkü hayatın bazı dönemlerinde bireyin kendisi yoktur, toplumun kendisi ya da kadronun kendisi vardır. Cumhuriyet dönüşümü de bir kadro işidir. O zaman biz bu defterleri, o kadronun, o döneme ve dönemin insanlarına bakışı olarak okuyabiliriz.

Günlüklerden öğrendiğime göre Osman Şevki Bey zaman zaman ruhsal sıkıntılara düçar oluyor. Bunların çözümünü uykuda ve seyahatte buluyor. Viyana Günlükleri, yine bir yoğun ruh sıkıntısından kurtulmak amacıyla yapılan seyahat sonrası ortaya çıkıyor.

Günlükleri okuduğunuzda pozitivist bir ahlakın izlerini görmek mümkün. Her şeyi zahir gözüyle gören ve varlığın yaşamasını kendine bağlayan bir anlayış. Seyahat, Karadeniz'den Köstence'ye, oradan Bükreş-Budapeşte yolu üzerinden Viyana'ya yapılıyor. Günlüklerde kullanılan dilden Osman Şevki Bey'in bir hesaplaşma içinde olduğu söylenebilir ama bu hesaplaşma kaybetme duygusunun verdiği bir ‘oh olsun’ hesaplaşmasından öteye gitmiyor.

Hele hele askerî tabip olarak Çanakkale’nin pek çok yerinde görev yapan bir insanın günlükleri de, şartların anlaşılması noktasında önem arz ediyor. "Bu sene gezdiğim yerler" cümlesiyle başlayan günlükler, Çanakkale Savaşı'nın arka planına ışık tutuyor.

Günlük: Hafızanın derin izleri


Hatırat kitapları ya da günlükler hafızamın derin izleridir. Bu izlerden yürümek kendi izlerimizden yürümektir. Cumhuriyet hesaplaşmasını gerçekleştirmek, Cumhuriyet içinde yer alan bütün unsurlarla hesaplaşma sürecine girmekle mümkün.

Bu tarih bizim tarihimiz çünkü.



Zeki Dursun, günlükleri önemseyerek haber verdi
http://www.dunyabizim.com/news_detail.php?id=4069

8 Temmuz 2010 Perşembe

BÜYÜKDEDEM DR. OSMAN ŞEVKİ ULUDAĞ


Çanakkale Savaşı ve Viyana Seyahati Günlükleri

Yazan: İrem Ela Yıldızeli
Fiyat: 12,50 TL


ISBN 978-9944-396-81-3, 13,5x19,5 cm, 192 s., fotoğraflı
Barkod: 9789944396813


Türkiye Cumhuriyeti henüz kurulmuş. Devletin ilk milletvekillerinden, o zamanki adıyla saylavlarından biri Dr. Osman Şevki Uludağ.

Hayatını ülkesinin kültürünü geliştirmeye adamış… Tıp tarihinden musikiye pek çok konuda eser vermiş… Görevini başarıyla yerine getirebilmek ve daha çok üretebilmek için uykuları kaçıp hastalanmış bir aydın o.

Ve yıllar sonra ortaya çıkan iki günlük…
Büyükdedem Dr. Osman Şevki Uludağ’ın kaleminden Çanakkale Savaşı ve 1930’ların Doğu Avrupa’sı…

Bu kitapta okur, günlüklerin yanısıra benim büyükdedemi keşfetme hikâyemi bulacaktır.

www.osmansevkiuludag.com

(Arka kapaktan)

15 Haziran 2010 Salı

TÜRK MUSİKİSİ


Yazan: Ahmet Selim Teymur
Fiyatı: 25,00 TL

ISBN 978-9944-396-78-3, 16x23,5 cm, 238 s., 70 gr kitap kağıdı, notalı
Barkod: 9789944396783

“Türk Musikisi”, Ahmet Selim Teymur’un Trabzon Liseleri’nden Yetişenler Derneği’nde musiki çalışmalarına katılanlara yol göstermek üzere hazırladığı bir kaynak kitaptır.
Önce 1979-81 yılları arasında üç ayrı cilt olarak yayımlanan kitap, sonradan tek bir cilt haline getirilmiştir.
Nazari bilgilerin incelikleri, Ahmet Selim Teymur’un çok önem verdiği genç kuşakların kolayca kavrayabilecekleri bir dil ve sistematikle aktarılmaya çalışılmıştır.
Kitapta, Genel Bilgiler, Basit Makamlar, Küçük Usuller, Göçürülmüş (Şed) Makamlar, Birleşik Makamlar ve Büyük Usuller yer almaktadır.

YENİ BİR HAYAT




Yazan: Hüseyin İğdirli-Kemal Duygu
Fiyatı: 20,00 TL

Bir TOC (Theory of Constraints) Romanı
Herkes için okullarda öğretilmeyen zenginlik yöntemi
“Memur zihniyeti”nden nasıl kurtuluruz?

ISBN 978-9944-396-80-6, 13,5x19,5 cm, 280 s., 70 gr kitap kağıdı
Barkod: 9789944396806

İster başka birinin şirketinde maaşlı olalım, ister küçük veya büyük kendi işimiz olsun, eğer iyi para kazanmak istiyorsak, “kendi işimizin patronluğunu” üstlenebilmeliyiz. Aksi halde “hak ettiğimiz” parayı kazanamayız.
Bunun için öncelikle “parasal okuryazar” olmalı ve paranın dilini öğrenmeli, ardından zihinsel haritamızda para kazanma yollarımızı tıkayan “yanlış varsayımlarımızı”, damarlarımızdaki kan dolaşımını engelleyen pıhtıları temizler gibi söküp atmalıyız.
Ardından “parasal zekâmızı” geliştirmemiz gerekecektir. Bunu da marketing uygulamaları içinde pişerek yaparız. Böylelikle iyi para kazanma adayı oluruz.
“Parasal okuryazarlık”tan, “parasal zekâya” giden yolun sonunda “Yeni Bir Hayat” başlar. Hangi eğitim düzeyinde olursak olalım yeni bir hayat hepimiz içindir.
Günümüzde “En zararlı bağımlılıklarımız uyuşturucu, şeker ve ‘maaş’tır”; bu roman ‘maaş’ bağımlılığından nasıl kurtulacağımız üstünedir.

Görüşlerinizi bekliyoruz.


Hüseyin İğdirli-Kemal Duygu

E-mail: huseyin.igdirli@igg.com.tr
kemal.duygu@igg.com.tr
Twitter: twitter.com/Huseyin_Igdirli

2 Haziran 2010 Çarşamba

Beethoven Çorbayı Neden Fırlattı?


ve diğer büyük bestecilerin hayatlarından pek çok öykü de cabası…

Yazan: Steven Isserlis
Çeviren: İnci Ötügen
Fiyatı: 15,00 TL
ISBN 978-9944-396-79-0, 13,5x19,5 cm, 184 s., 70 gr kitap kağıdı, resimli
Barkod: 9789944396790

- Bach’ın oğlu babasına neden peruklu moruk diyordu?
- Stravinsky’nin kedisinin başına neler geldi?
- Brahms merdivenden kayar mıydı?
- Schumann parmağını nasıl sakatladı?
- Veee Beethoven çorbayı neden fırlattı?


Bu kitap çocuklara klasik müzik dünyasını, bestecileri ve müzikleriyle tanıtmak üzere kaleme alınmıştır. Ünlü çellist Steven Isserlis en beğendiği altı bestecinin –Bach, Beethoven, Mozart, Schuman, Brahms ve Stravinsky- yaşam öykülerini, müziklerini alışmadığımız bir tarzda ele alıyor. Gerçek olaylar, tarihler, anekdotlar ve resimlerle zenginleştirilmiş kitap, çocuklar (ve tabii anne babaları) için vazgeçilmez bir kaynak.


Steven Isserlis’in doğumu oldukça eski bir çağa rastlar. Bütün ailesi müzikle uğraşırdı. Annesi piyano çalardı, babası keman, ablaları da keman ve viyola. O da tek başına kalmasın diye viyolonsele başlamış, çok geçmeden de hayatta yapmak istediği tek şeyin viyolonsel çalmak olduğuna karar vermiştir. (Biraz da bu sayede sabahları erkenden kalkıp işe gitmek zorunda kalmayacağı için.) Şimdilerde bütün dünyayı dolaşıyor, kendisini dinlemek isteyen herkese (ve dinlemek istemeyen üç beş kişiye) konserler veriyor. Kayıtları da var. Cello World adlı CD’sini çok seviyor. İngiltere’de, İskoçya’da ve Amerika’da eğitim gördü. Esas öğretmeni Jane Cowan, çok hoş tuhaflıkları olan bir hanımdı. Bu hanım ona bestelerini çaldığı bestecilerle arkadaş olması gerektiğini gösterdi. Isserlis 1998’de “müziğe yaptığı hizmetler”den ötürü İmparatorluk Nişanı ile ödüllendirildi, başkalarına söyleyemiyor ama aslında bu nişanın ona yakışıklılığından dolayı verildiğini düşünüyor için için; 2000’de kıvırcık başına güzel bir şey geldi, bu kitabın bir bölümünde anlatılan besteci Robert Schumann’ın doğduğu Zwickau şehri, ona Schumann Ödülü verdi. Steven, hayatını düzene sokmaya çalışan Pauline, düzenini bozmayı başaran oğlu Gabriel, bir sürü viyolonsel ve bir piyanoyla birlikte Londra’da yaşıyor. Birçok hobisi var, ama müzik dinlemek ve kitap okumak ayrı tutulursa, en sevdiği şey bol bol yemek yemek.

3 Mayıs 2010 Pazartesi

DİLİN İNTİKAMI


Ernst Jandl
Çeviren: Hayati Yıldız
Fiyatı: 12,00 TL
ISBN 978-9944-396-73-8, 13,5x19,5 cm, 84 s.
Barkod: 9789944396738

Almanca’da deneysel şiir dendiğinde ilk akla gelen isimlerden biri olan ve 2000 yılında aramızdan ayrılan Viyanalı şair Ernst Jandl, 70’li yıllardan itibaren (deneysel) şiirde az rastlanan bir popülerliğe ulaştı. Jandl, çocuksu hevesini ve nüktesini hiç yitirmeden ama acımasız gerçekçiliğinden de ödün vermeden, hiç tükenmeyen merakı ve araştırıcılığıyla hep daha önce denenmemiş biçimleri arayıp buldu. Somut şiir ve Dada’nın etkisi altında kendine özgü bir şiir dili geliştirmeyi başaran şair, görsel, diyalekt, işitsel şiir gibi yeni yönelimlerle şiirini her dönem baştan aşağı değiştirdi; kimi zaman, göçmen işçi Almancası’ndan geliştirdiği bozulmuş, yepyeni bir dil yarattı, kimi zamansa somut şiiri alışılagelmiş formundan çıkartıp gerçekliğin (örneğin Nasyonal Sosyalizmin) betimlenmesinde araç olarak kullandı. Gündelik hayatın dilinden yola çıktığı ve tekrar ona geri döndüğü şiirlerinde sadece edebiyatı değil Almanca dilini de etkiledi, ona yeni ifade olanakları kazandırdı. Jandl sadece şiir yazmakla kalmadı, onları ayrıca şiirselliklerinden hiçbir şey eksiltmeyecek bir biçimde seslendirdi ve bazen de caz müziği ile birleştirerek sanatını yeni alanlara taşıdı.
Elinizdeki seçki her biri Jandl’ın şiir güzgâhının ana durakları olan yirmi beş şiiri bir araya getiriyor. Birkaç şair kariyerini rahatlıkla içinde barındırabilecek geniş çaplı yaratısını seveceğinizi umuyoruz.

(Arka kapaktan)

NATÜRMORT


Josef Winkler
Çeviren: Burak Özyalçın
Fiyatı: 12,00 TL
ISBN 978-9944-396-71-4, 13,5x19,5 cm, 94 s.
Barkod: 9789944396714


“Muhteşem. Var olmanın gelip geçiciliğine dair büyük bir şiirsel çalışma. Bütün gücüyle duyulara hitap eden bir kitap.”
Marcel Reich-Ranicki

2008 yılında Almanca’nın en önemli edebiyat ödülü sayılan Georg Büchner Ödülü’nü kazanan Josef Winkler, Roma’da hayatın nabzının attığı yerlere götürüyor bizi. Bir yanda Vittorio Emanuele Meydanı’nda hafta içi kurulan pazarın dur durak bilmeyen hareketliliği, diğer yanda pazar günleri Vatikan’ın önünde bekleşen insanların inanç, ticaret ve cinsellikle çevrili dünyası.
Her ne kadar kitabın ana kahramanı balıkçı tezgâhında çalışan ergenlik çağındaki Piccoletto olsa da, zaman zaman oğlanın çevresinde akıp giden şehir yaşantısı ön plana çıkıyor. Otobüste, metroda sallana sallana seyahat eden yolcular, bağırış çağırışlarıyla ortalığı yıkan alıcı ve satıcılar; okura renklerini, kokularını ve irkiltici yanlarını sanki yanı başındaymışçasına hissettiren bir et ve balık pazarı; dinî mekânlar; orada burada bekleyen hacılar, turistler, dilenciler, fahişeler, seyyar satıcılar, uyuşturucu bağımlıları, evsizler… Gördüklerini adeta bir film kamerası gibi en ince ayrıntısına kadar kaydeden yazarın dur durak bilmeyen sonsuz resim galerisi okuyanda baş döndürücü bir duygu yoğunluğuna yol açıyor.
Sözcüklerini bir besteci titizliğiyle seçen Winkler, dualara özgü ritmik tekrarlarla dolu şiirsel diliyle ölüm, cinsellik ve din konulu dev bir natürmort çıkarıyor karşımıza.

(Arka kapaktan)

23 Nisan 2010 Cuma

ELEKTROGİTAR EFEKTLERİ VE AMPLİFİKATÖRLER


ELEKTROGİTAR EFEKTLERİ VE AMPLİFİKATÖRLER....10,00 TL
Cem Öcek
Genişletilmiş 2. baskı
ISBN 978-9944-396-76-9, 13,5x19,5 cm, 94 s.
Barkod: 9789944396769


Elektrogitar, amplifikatör ve efekt aletleri üçlüsü kullanılmaya başlandığından beri müziği etkileyip değiştirmiş, teknolojiyle birlikte müzikte ifade şekilleri değişmiş ve yeni akımlar doğmuştur.
Kullanılan gitar ne kadar kaliteli olursa olsun, kulağa gelen son ses amplifikatör ve efekt aletlerinden geçerek oluştuğundan, elektrogitar çalan birinin, istediği sesi alabilmesi için gitarı olduğu kadar, amlifikatörleri ve efekt aletlerini de tanıması gerekmektedir.
Kitapta bu üçlünün en az elektrogitar kadar önemli olan amplifikatör ve efekt aletleri üstünde durulmuştur.

ŞOSTAKOVİÇ VE TÜRKİYE


ŞOSTAKOVİÇ VE TÜRKİYE………………16,00 TL
Ferah Tahirova,
ISBN 978-9944-396-72-1, 13,5x19,5 cm, 216 s.
Barkod: 9789944396721
Türkçe-Rusça iki dilli, fotoğraflı


1935 yılının ilkbaharında, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk’ün daveti üzerine SSCB’nin en önemli sanatçılarından oluşan bir heyet Türkiye’ye gelir. Heyetin üyeleri arasında resim, tiyatro, bale ve müzik sanatının seçkin isimleri yer almaktadır.
Bu sanatsal ziyaret Türk sanatçıları için olduğu kadar SSCB’ye mensup halkların sanatçıları tarafından da heyecan dolu anılarla doludur. Bu heyette genç bir besteci olan Dimitri Şostakoviç’in bulunması Türk müzik çevreleri için olduğu kadar, Şostakoviç için de önemlidir.
Şostakoviç, gerek besteleriyle gerekse siyasal kişiliği ile Türk müzik sanatının çağdaş uygulayıcıları arasında heyecan yaratmış ve daha sonraki dönemlerde de adından sürekli söz ettirmiştir.

Bu kitapta, bu ziyaretle ilgili olarak, gerek Türk gerek Rus basınında yer alan fotoğraflar, makale, haber, mektuplar ile diğer arşiv belgelerine dayanarak XX. yüzyılın ünlü bestecisi Dimitri Şostakoviç’in Türk müzik kültürü ile temasları incelenmektedir.

Kitap Türkçe ve Rusça olarak okurlara sunulmaktadır.

8 Nisan 2010 Perşembe

BİTKİBEN


Ömer Şişman, BİTKİBEN……………9,00 TL
ISBN 978-9944-396-74-5, 13,5x19,5 cm, 64 s.
Barkod: 9789944396745


“bunlara chili sosla insan getirsen yerler”


İlk kitabı hata devam ediyor (2005) hakkında yazılan hatırı sayılır yazılarla çok az şaire nasip olmuş ilginin odağı haline gelen Ömer Şişman’ın ikinci kitabı Bitkiben Pan/heves kitaplığı’nda...

Şiiri “şiirsel”in dışında aramak, Şişman şiirinin başat düsturlarından biri; deyim yerindeyse tam bir klişe düşmanı. Sınır tanımayan bir iştahla, gazete kupürlerinden, reklam metinlerine, “günümüz Türk şiiri”nden, çenesi kırılmış birinin konuşma şekline, farazi roman taslaklarından, kamera-göz’e takılan görüntülere varana değin her şey Şişman’ın dil laboratuarının malzemesi; Bitkiben’i okurken kendinizi hayatın laboratuarında bulacaksınız. Evet “benzerlik vardır”, benzeri hayatın ta kendisi olan bir şiir yazıyor Ömer Şişman... Tutuk ama sözünü sakınmayan, naif ama öfkeli, duyarlı ama çığırtkan olmayan, soğukkanlı birinin şiirleri bunlar...

KORO


Ömer Aygün, KORO……………9,00 TL
ISBN 978-9944-396-75-2, 13,5x19,5 cm, 68 s.
Barkod: 9789944396752

“ne güzel şey gereksiz tutturmak şov yapmak
vazgeçince her şeyin değişmesi”

Ömer Aygün’ün “ilk ve ilkel” kitabı taş gün’den 8 yıl sonra, ikinci şiir kitabı Pan/heves kitaplığı’ndan çıktı: Koro. İki güzelleme, iki Rimbaud çeşitlemesi, iki kahvaltı töreni, iki koçaklama, bir de erginleme: “artık kendi melodinizsiniz.”

Kısacası; kaldığı yerden coşkuya ve üslupsuzluğa devam.

Heves XXV



HEVES XXV....5,00 YTL
Şiir-Eleştiri
Hazırlayanlar: Ali Özgür Özkarcı-Mehmet Öztek-Ömer Şişman


Heves’in 25. sayısında Küllük/pano köşesinde Akif Kurtuluş ve Efe Murad’ın yazıları yer alıyor. Akın Terzi, Deleuze’ün en büyük şairler arasında saydığı Ghérasim Luca üzerine bir yazı kaleme alırken, Ömer Aygün, Luca’nın önemli şiirlerinden Passionnément’i dilimize kazandırıyor. Salih Yurttaş “Milli, Siyasi Şiir Sorusuna Yeniden” başlıklı yazısıyla şairin milliliğinin tarihsel çerçevesini irdelerken, Utku Özmakas piyasa edebiyatı, ortak şiir yazma çabaları, ödül karşıtlığının bir poza dönüşmesi vb üzerinden şiir ortamımızı ele alıyor. Ali Özgür Özkarcı 80 ve post-80 şiirini konu edinen yazısının ilk bölümünde Haydar Ergülen ve Akif Kurtuluş şiirlerini incelerken, Cihat Duman, Ah Muhsin Ünlü şiirini çözümlüyor.

Heves’in klasikleşen Bellek köşesinde ise bu sefer Mehmet Davut Özdal’dan beş şiir yer alıyor.

Heves 25’te şiirleriyle yer alan şairler: Mehmet Öztek, Ali Özgür Özkarcı, Efe Murad, Dick Higgins, Ghérasim Luca, Mehmet Davut Özdal, Nazmi Cihan Beken, Aras Keser, Denge Esentürk, Cem Uzungüneş, Olcay Özmen.

18 Şubat 2010 Perşembe

A Summary Catalogue of the Turkish Makams – Eugenia Popescu-Judetz


A Summary Catalogue of the Turkish Makams – Eugenia Popescu-Judetz............ 30 TL
ISBN 978-9944-396-69-1, 16 x 23,5 cm, 164 s., 80 g., 1. Hamur , karton kapak
Barkod: 9789944396691
(Kitabın dili İngilizce’dir.)

Türk musikisi üzerine yaptığı çalışmalarla tanınan Eugenia Popescu-Judetz, bu çalışmasında, on beşinci yüzyıldan on dokuzuncu yüzyıla kadar önemli 23 el yazmasını inceleyerek, bu kaynaklarda geçen makamların geniş bir katalogunu hazırlamıştır.

For over three decades I had the opportunity to research on Ottoman
musical writings in the Turkish libraries and to consult private
collections. Concurrently, I was able to study Ottoman musical
manuscripts kept in libraries outside Turkey. Along those years of
research I carried out persistent investigations that gave me access
to a large number of Ottoman materials ranging from the fifteenth
century to the end of the nineteenth century. As a result of
examining numerous musical manuscripts in Ottoman Turkish literature I
discerned the commonplace of themes in the majority of writings and
evaluated their structure at formal and generative level. Moreover, I
was able to ascertain the significant purport of certain sources over
others and to compare several versions of the texts.
The idea of this catalogue evolved gradually in my mind from the
perception that an explicit presentation of the makams would
constitute a valuable reference both for evaluating the historical
process of creating and performing music, as well as for establishing
the inventory of modal categories and their taxonomic relations. As
time passed, I was able to determine the development of a genuine
Turkish concept in works that provided descriptive and analytical
matter, and to detect through manuscript lines the significance of the
process involving the semantics of the practice of music at different
periods.
The present book is mainly focused upon the practical theory of the
makams reflected in the production and performance of the melodic
scales the way they are described in Ottoman manuscripts.

Eugenia Popescu-Judetz

M. Azad Seçme Şiirler – Yayıma Hazırlayan ve Çeviren: Efe Murad


M. Azad Seçme Şiirler – Yayıma Hazırlayan ve Çeviren: Efe Murad …………… 15 TL

ISBN 978-9944-396-70-7, 13,5 x 19,5 cm, 120 s., 80 gr. 1. Hamur , karton kapak, Farsça-Türkçe
Barkod: 9789944396707

Son dönem İran edebiyatının önemli şairlerinden sayılan M. Azad, Tahran Üniversitesi Fars Dili ve Edebiyatı bölümünden mezun olmuştur. Çok iyi İngilizce bilen M. Azad, Amerikan şairi Sandburg’un yapıtlarını ve Bob Dylan, Joan Baez ve Bob Marley gibi söz yazarlarını Farsçaya çevirmiştir.
Çağdaş İran Edebiyatındaki “Beyaz şiir” akımının son temsilcilerinden sayılan M. Azad’ın dokuz şiir kitabı yayımlanmıştır.

Elinizdeki kitap şairin çeşitli dönemde yazdığı şiirlerden oluşan bir seçkidir.

Artık Kimse Kalmadı

artık kimse kalmadı.
galaksilerin hayretinde
gezegenler büyüdü ve eridiler
ve şairler ve denizciler öldüler.
insanlar o hayalî gemiyle
Samanyolu’ndan geçtiler.
yüz alevlenmiş nehir
gökyüzünde sarsılmıştı.
yalnız kötürüm kuşlar kaldı

ve kaplumbağalar
yer denen bir fosil üzerinde...

9 Şubat 2010 Salı

Bir Zamanlar Çıfıt Çarşısı – Beki L. Bahar




















Bir Zamanlar Çıfıt Çarşısı – Beki L. Bahar ...................15.00 TL

ISBN 978-9944-396-68-4, 13,5 x 19,5 cm, 204 s., kitap kağıdı, karton kapak, fotoğraflı
Barkod: 9789944396684

Benimle röportaj yapmaya gelenlerin genelde ilk sordukları doğum yerim olur. Yanıtım yıllardır değişmez: Edirneli bir anneden ve Bursalı bir babadan İstanbul’da doğdum, Ankara’da büyüdüm, Eskişehir kökenli bir aileye gelin gittim. Bu beş şehir üstüne üç çeyrek yüzyılı geride bırakırken birikim dağarcığımı saçtım ortaya. Hayal gücümü frenledim. Tarih çerçevesinde zaman dilimini, kişilerin yaşadıkları çevreyi, inançlarını, gelenek göreneklerini araştırarak gerçekleri yansıtmaya özen gösterdimse de sudan bir derleme, ne ararsan bulunur bir çıfıt çarşısı çıktı ortaya.

Çıfıt günümüzde unutulmaya yüz tutmuş, genç kuşağın bilmediği bir sözcük. Arapça yehuddan Farsçaya cuhud, Farsçadan da Türkçeye çıfıt olarak geçmiş.
Bizans döneminde İstanbul’un günümüzdeki Eminönü sahili hem Yahudilerin oturduğu hem de gemilerin boşaltma yükleme yaptıkları bir koydu. Porta Judeca olarak adlandırılmıştı. İstanbul’un fethinden sonra Türkçe karşılığı olan Çıfıt Kapısı denmiş, çok daha sonra da Bahçekapı adını almıştır. Yahudilerin yoğun olarak yaşadıkları yerleşim bölgelerine de çıfıt adı yakıştırılırdı. Örneğin Eskişehir’e bağlı Çifteler ilçesinin eski adı Çıfıtlar’dı. Ege’de Bakırçay’ın güneyinde de, Kırım’da da Çıfıt Kale adlı kasabalar vardı...
Zamanla Musevi, Yahudi sözcükleri onun yerini aldı, ancak küçültücü bir nitelik yüklenmek istendiğinde kullanılır oldu.

Osmanlı İmparatorluğu süresince ve Cumhuriyet’ten sonra 1950’lere kadar Yahudiler pazarcılık alanında aktiftiler. Şehirlerde her gün ayrı bir semtte kurulan pazar yerlerinde tezgâh açanların yanı sıra, civar kasabaları dolaşan, haftada ancak bir gün veya bir gece ailelerinin yanına gelebilenler de olurdu. Her tür eşyanın satıldığı kasaba pazarlarındaki tezgâhlarında, akla gelen gelmeyen, yabancı ilaçtan rastığa, sülük kavanozlarından kumaş boyasına, kapı tokmaklarına kadar çeşit çeşit, yeni eski eşya arasında, bazen arayıp da bulamadığınız bir şeyi görmek, alabilmek olanaksız değildi. Belki ondan bilinmez, “çıfıt çarşısı” deyimi, her tür eşyanın karmakarışık satıldığı yer anlamında kullanılır olmuş.

Beki L. Bahar

8 Ocak 2010 Cuma

CÜNEYD ORHON ANLATIYOR: RADYO GÜNLERİM, Bülent Aksoy (Yay. Haz.)




ISBN 978-9944-396-66-0; 13,5x19,5 cm; 312 s.; fotoğraf albümü (16 s.)+ CD
Barkod: 9789944396660
20,00 TL

Bu kitapta “Radyo Günlerim” adı altında yayımlanan metin bir radyo mülakatıdır. On altı oturum sonunda ortaya çıkan bu mülakat 1999-2000 ve 2000-2001 yayın dönemlerinde Açık Radyo’da (Istanbul, 94.9 FM) “Radyo Anıları” adıyla yayımlanan uzun bir dizinin bir bölümüdür.

Kitabın ekindeki CD’de sözü geçen programlardan bir seçki bulunmaktadır.

“Türk musıkisi açısından bambaşka bir anlamı vardır devlet radyosunun. Radyo en az elli yıl boyunca bu musıkinin en etkili yayın kurumu ve icra ortamıydı. Kendi icracısını kendi yetiştirmek zorunda kalan radyo, bu yöndeki faaliyetiyle zaman zaman bir okul kimliği de kazanmıştı. Radyonun musıki programları yeni bir icra biçimi de getirmiştir. Kısacası, “radyo musıkisi” diyebileceğimiz yeni bir icra şekillenmiştir musıki hayatında.

“Radyo günleri”ni bu kitapta toplanan on altı saatlik bir söyleşi içinde dile getiren Cüneyd Orhon sadece bir radyo icracısı değil, Ankara, İstanbul, İzmir radyolarının, daha sonra da TRT’nin hemen hemen her kademesinde resmi görevler yüklenmiş bir radyo yöneticisi, bir radyo adamıydı.

Osmanlı-Türk musıkisinin devlet radyosu çatısı altında süren icrası bu musıkinin tarihinde mutlaka incelenmesi gereken bir yeni dönemeçtir. Radyo tarihi hakkında bugüne kadar çeşitli kitaplar yayımlandı. Ama bu kitabın onlardan önemli bir farkı var: Cüneyd Orhon, devlet radyosu bünyesinde yürütülen musıki çalışmalarını benzerine pek az rastlanabilecek ölçüde ayrıntılı bir biçimde, radyonun içini dışını bilen bir yetkili olarak tanıtıyor. Radyo tarihinin sayfaları bu söyleşilerde bir bir çevrilirken, üstü kapalı konuları gözler önüne sermekten sakınmıyor, yeri geldikçe de bizi radyo dünyasının atmosferine sokuyor.”

25 Aralık 2009 Cuma

Portakal için Mutluluk Kayısı Olmak Değildir


Catherine Preljocaj, PORTAKAL İçin Mutluluk KAYISI Olmak Değildir ......16,00 TL

Çeviren Feyza Tulga

ISBN 978-9944-396-67-7, 13,5 x 19,5 cm, 288 s., kitap kağıdı

Barkod: 9789944396677







Catherine, anne-babasına ve Arnavutların katı namus yasalarına karşı giriştiği savaştan yorgun düşer ve uzun yıllar sürecek olan bir kanser hastalığıyla karşı karşıya kalır. Tıbbi tedavisi sürerken, karşısına bedensel ve ruhsal açıdan iyileşmesini sağlayacak bir yol açılır.



“Bir şeyi yapmaya cesaret edemediğimizde, bu onun zor olduğu anlamına gelmez, o şey cesaret edemediğimiz için zordur.” diyen Seneca’nın ve şamanların yoludur bu. Bu yolda kişinin kendi korkularıyla yüzleşmesi, acılarından kurtulması için onları belirleme cesaretini göstermesi gerekir. Ve kalbinde sevgiye yer açmak için kinlerini sığındıkları yerlerden çıkarıp kovması gerekir.



Kitap bir kurtuluş öyküsüdür.



Bu kitapta bir hatıra defteri tadı bulacaksınız ve bugün kişisel gelişim uzmanı olan Catherine’le zaman içinde ileri-geri giderek, umutsuzluğun nasıl umuda dönüştüğünün öyküsünü okuyacaksınız.

Heves XXIV


2000’lerin ilk 10 yılı (2000 yılı dahil) geride kaldı. Kasım 2003’te ilk sayısını çıkaran, 24. sayısını çıkardığı bu günlerde 7. yaşına giren heves, bu on yılın büyük kısmında Türk şiirinin önemli mevzilerinden oldu. 2000’lerde Türk şiirinde ne olup bittiğini merak edenler heves’i ilk sayısından itibaren baştan sona karıştırabilir.

Heves’in 24. sayısında Osman Konuk Küllük’te kendine has üslubuyla dergiler, şiir kitapları ve günlük hayat üzerinde gezintiye çıkıyor.

Ali Özgür Özkarcı “Şairin Politikayla Hemhali” yazısında cumhuriyet tarihi boyunca Türk şairinin politikayla ilişkisini irdeliyor, bugün Türk şairinin tarihin neresinde olduğunu soruyor.

1 Ş11R köşesinde bu sayı iki şiir var: Burak Acar, Ömer Şişman’ın [göz] şiirini sinemanın şiir diline sağladığı olanaklar çerçevesinde ele alırken, Aslı Serin, belli bir şair tipolojisini merkeze alarak, Ali Özgür Özkarcı’nın “El Almaz” şiirini inceliyor.

Efe Murad ise Amerikan şairi C.K. Williams’ın şiirini “Gözlem, Psikolojik Tahlil ve Perçin” başlıklı yazısıyla inceliyor. Yazı, aynı zamanda Amerikan şiirinin dünü ve bugünü hakkında da fikir veriyor.

Bu sayıda heves’e şiiriyle ilk kez katılan şair: C.K. Williams. Sayının diğer şairleri: Ahmet Güntan, Burak Acar, Aslı Serin, Fahri Güllüoğlu, Efe Murad, George MacBeth, Sibel Danende, Mehmet Davut Özdal.

12 Kasım 2009 Perşembe

TÜRK MÜZİĞİNDE MAKAMLAR VE SEYİR ÖZELLİKLERİ



Nail Yavuzoğlu
ISBN 978-9944-396-63-9, 16x23,5 cm, 152 s.
Barkod: 9789944396639
20,00 YTL

Bu kitap makamların geleneksel yöntemlerle yapılan icrasını nedensellik ve seyir özellikleriyle incelemek, müziğimizin kendine özgü çerçeve içinde belirlenmiş kurallarını bir analiz malzemesi olarak saptamak ve özellikle eğitimde bir sistematik oluşturmak amacıyla hazırlanmıştır.

HİKÂYE SANATI ÜSTÜNE YAZILAR



Yayıma Hazırlayan: Bülent Aksoy
ISBN 978-9944-396-06-6, 16x23,5 cm, 158 s.
Barkod: 9789944396066
15,00 YTL

Romandan ayrı, başlıbaşına bir kimliği olan bir türdür hikâye. Öyleyken, hikâyenin roman kadar önemsenmediğini söylemek yanlış olmaz. Türkçede roman tarihi ve kuramı hakkında pek çok telif ve çeviri kitap olduğu halde, hikâye sanatı hakkında pek az kuramsal ve eleştirel kaynak vardır. Son yıllarda bu eksikliği giderme yolunda bazı adımlar atılmışsa da, bu alandaki yayınların doyurucu bir seviyeye geldiği söylenemez.
Hikâye tarihine mal olmuş bazı temel kuramsal metinleri; bu sanatın tarihine damgasını vurmuş olan yazarların eserleri hakkındaki bazı önemli eleştirel metinleri, değerlendirme ve gözlemleri; hikâyenin temellerini atan Edgar Allan Poe, Maupassant, Çehov gibi yazarların kurmaca anlatının bu türü üstüne yazdıkları; hikâyecilerin kendi sanatlarına yaklaşımlarını belirttikleri kimi metinleri, hikâyeciliğin gösterdiği yeni gelişmelere dikkati çeken yazıları ve hikâye terimlerini açıklayan bazı öğretici yazıları bir araya getiren bu küçük kitabı yayımlamakla bu alandaki gediğin kapatılmasına küçük bir katkıda bulunabilirsek sevineceğiz.

23 Ekim 2009 Cuma

Heves 23



Hazırlayanlar: Ömer Şişman, Mehmet Öztek, Ali Özgür Özkarcı

2. Hamur - Ciltsiz
Ekim 2009, 78 sayfa
5,00 TL

6. yılını dolduran heves dergisi 23. sayısıyla okur karşısında.

Osman Konuk bir süredir ara verdiği "Küllük" yazılarına bu sayıda devam ediyor. Erhan Altan'ın Mehmet Öztek'in Ben Google Değilim adlı kitabını değerlendirdiği yazısı, sınır kavramı üzerinden metin merkezli bir okuma. Hüseyin Cöntürk'ün Haluk Aker'e mektupları da heves sayfalarında okurunu bekliyor.

Akif Kurtuluş'un hatırı sayılır bir aradan sonra yazdığı ilk şiir de heves sayfalarında...

Heves 23'ün bir diğer sürprizi ise yakınlarda kaybettiğimiz Orhan Duru'nun 19 Haziran 1990'da Beat Kuşağı'nın öncülerinden Allen Ginsberg'le yaptığı söyleşi. Ginsberg'in İstanbul seyahatinde yapılan söyleşi bugüne dek yayımlanmamıştı. Ginsberg'in Orhan Veli'den Muzır Neşriyattan Koruma Kanunu'na kadar Türkiye hakkında izlenimlerini de içeren söyleşi önemli bir belge niteliğinde. Söyleşinin yanı sıra, Ginsberg'in Sezer-Orhan Duru'ya yazdığı bir mektubu ve Orhan Duru'nun "Beatnikler" yazısını da heves 23'te bulabilirsiniz.

Heves'in 23. sayısında yer alan şairler: Akif Kurtuluş, Osman Konuk, Aslı Serin, Nazmi Cihan Beken, Fahri Güllüoğlu, George MacBeth, Mehmet Mümtaz Tuzcu, Ömer Aygün, Charles Bernstein, Ernst Jandl, Gülce Başer.

Dile Kolay OYKULER/MASALLAR



Yayıma Hazırlayan: Nadine Gordimer
Kitabın Türkçesini Yayıma Hazırlayan: Beril Eyüboğlu
ISBN 978-9944-396-65-3
Barkod: 9789944396653
15 x 22 cm, 254 s.
20,00TL

31 Ekim - 8 Kasım tarihleri arasındaki TÜYAP Kitap Fuarı'nda
ÇEVBİR standından kitabı temin edebilirsiniz.
Fuardan sonra kitap www.idefix.com adresinde satılacaktır.

Böylesine farklı ve seçkin dünya yazarlarının aynı derlemede bir araya gelmesi pek sık rastlanan bir durum değil. Bu yazarların öyküleri insanlık âlemimize özgü çeşitli halleri ve duyguları sergiliyor: trajedi, komedi, fantezi, yergi, farklı kıtalarda ve kültürlerde cinsel aşk ve savaşa özgü dramlar... Ancak hiçbiri HIV/AIDS hakkında değil. Seçkiye katkıda bulunan yazarlar hayatları boyunca üretmiş oldukları eserlerin en iyileri arasından kendi seçtiklerini herhangi bir ücret ya da telif talep etmeden sunmuş bulunuyor.

Dile Kolay bugüne kadar yirmiden fazla ülkede yayımlandı. Bu projenin Türkiye serüveni ÇEVBİR üyesi çevirmenlerin önerisiyle ve ortak çeviri çalışmasıyla hayata geçti. Dile Kolay'ın satışından elde edilecek gelir, ASD'nin HIV/AIDS ile savaşımında Türkiye düzeyinde yürütülecek etkinliklerde kullanılacaktır. Bu nedenle kitabı kendinize ya da sevdiklerinize armağan etmek için aldığınızda yeni binyılımızın belasıyla savaşmak için siz de bir katkıda bulunmuş olacaksınız.

21 Ekim 2009 Çarşamba

Bağlama Metodu - Arif SAĞ - Erdal ERZİNCAN




Bağlama Metodu. Bağlama Düzeni.
Cilt 1: Alıştırmalar ve Repertuvar.
Cilt 2: Diziler ve Pozisyonlar.

NOT: Kitap iki cilt ve bir arada satışa sunulacak.
ISBN 978-9944-396-64-6
Barkod: 9789944396646
Ölçüleri: 24 x 32
Sayfa sayısı: Cilt 1/254 s.; Cilt 2/290 s.
Kağıt: 100 gr. Munken ithal kağıt
Cilt: İplik dikiş, karton kapak
Ağırlık: 2,200 kg (iki cilt)
Satış fiyatı: 100 TL (KDV dahil)

ÖNSÖZ'den

"Bağlama; farklı isim, tip ve türevleriyle Asya'dan Avrupa'ya uzanan geniş bir coğrafyada hem tezeneli hem de tezenesiz (şelpe) icra edilebilmesi özelliği ile Anadolu'da çoklu bir gelişme göstermiştir.
İcra tarzlarındaki bu çoklu gelişmenin yanı sıra "düzen" diye tabir edilen farklı akort biçimlerini bünyesinde barındırıyor olması, bu çalgıya farklı bir kimlik kazandırmıştır.

Anadolu'daki geleneksel müzik kültürü içerisinde biçimlenen bağlamanın bu özgünlüğü özellikle âşık müziği bünyesinde bulunan usta-çırak eğitimiyle günümüze kadar aktarılmış; zaman içinde kentleşme süreciyle
birlikte akademik eğitim alanında da yerini almıştır.

Ancak, bağlamanın çoklu gelişim özelliğinin akademik eğitim alanında yeterince yansıtılamadığı düşüncesi, bizi böyle bir metodu hazırlamaya yönlendirmiştir. Bu bağlamda da, farklı dönemlerde bireysel gayretlerle devam ettirdiğimiz çalışmalar, 2000 yılından itibaren
birleştirilerek "Bağlama Metodu" yazma eylemine dönüştürülmüştür.

Bağlamanın özgünlüğünü oluşturan öğelerin korunması gerektiği düşüncesi de bu birlikteliğin temel ilkesi olmuştur. Ancak burada şunu belirtmek gerekir ki bu çalgının bütün özgünlüğünü kapsamlı olarak bir
kitap halinde sunmak olanaksızdır. nitekim bağlamadaki farklı icra tarzlarının yanı sıra, birçok düzen uygulamalarının varlığı ve bu düzenlerin adeta ayrı bir çalgı mantığı ile icra ediliyor olması, bu
düşünceyi desteklemektedir.

Bu bilgiler ışığında; tezeneli ve tezenesiz (şelpe) icra tekniklerine en uygun düzen olduğunu düşündüğümüz "Bağlama Düzeni Metodu" ile yayın
serisini başlatıyoruz.

Bu kitap kapsamında bağlama düzeni ile ilgili geleneksel çalışlar, yeni gelişmeler ve kişisel çalışmaların algılanmasına yönelik alıştırmalar ve ayrıca düzenin inceliklerini yansıtabilecek nitelikte seçkin bir repertuvar yer almaktadır.

Oldukça geniş bir zaman diliminde ortaya çıkan bu çalışmaya, deneyimleriyle katkı sunan sayın Yücel Paşmakçı'ya, sayın Abdi Coşkun'a ve tavsiyeleriyle çalışmaya yön veren sayın Süleyman Şenel'e
teşekkür ederiz.

Bağlamadaki icra kalitesini yükseltmeyi hedefleyen bu kitabın farklı çalışmalara zemin oluşturması ve geliştirilerek sürdürülmesi temenisiyle..."