29 Ocak 2009 Perşembe

Türk Musıki Kültürünün Anlamları - Eugenia Popescu-Judetz




Çeviren: Bülent Aksoy
Üçüncü Basım: Mayıs 2007
Kapak: Fatih Durmuş
Baskı Hazırlık: Sevgi Özdemir
Montaj: Neşet Mut
Fiyatı: 7,50 TL

Eugenia Popescu-Judetz etnomüzikolog ve sanat tarihçisidir. Asıl uzmanlık alanı Türk musıkisi kaynakları ve Osmanlı seyirlik sanatlarıdır. ABD'nin Pennsylvania eyaletindeki Pittsburgh Duquesne Üniversitesi'nde öğretim üyesi ve üniversite müzesinde sanat danışmanı olarak görevli bulunan yazar, Doğu Avrupa ile Türkiye'nin halk musikisi ve seyirlik sanatları üzerine dersler vermektedir. Türk musıkisi kaynakları ile Romen halk sanatları hakkında yayımlanmış çeşitli inceleme ve makaleleri vardır.

Yazar Türkiye'de ilk kez yayımlanan bu ilginç kitabında Osmanlı-Türk musıki kültürünün "anlamları"na şu üç yönde ışık tutuyor: notanın anlamı, mehterin anlamı, musıki kaynakları arasındaki ilişkilerin anlamı. Eugenia Popescu-Judetz şöyle diyor: "Türk musıki kültürünü incelemek demek sadece seslerin, ses aralıkları ile perdelerin nasıl elde edildiğini değil, aynı zamanda bu alandaki tecrübelerin ortaya çıkardığı fikirleri, musıkinin yorumlanmasıyla uyanan duygular arasındaki ilişkileri, musıkide kullanılan çeşitli temalar ile üslupların kavramsallaşmasını da incelemek demektir."


Basından

Bükreş'ten Istanbul'a 1970'li senelerin başında trenle bir Romen hanım geldi. Adı, Eugenia Popescu-Judetz'di ve sadece 10 dolar vardı cebinde... Eşyalarını Sirkeci'de bir otele yerleştirdi, hemen Beyazıt taraflarındaki küçük bir kütüphaneye gitti... 200 küsur senelik bir elyazmasını çıkarttırdı, kitabı ibadet edercesine inceleyip iade etti... Elyazması, 17. asırda yaşamış bir Romen prensinin, Dimitrius Kantemir'in eseriydi. Tarihten müziğe, felsefeden coğrafyaya kadar hemen her sahada ciltler dolusu kitap yazmış, bu yüzden politikacıdan çok bilgin diye isim yapmıştı Kantemir... Romen hanımın ayağının tozuyla görmeye gittiği yazma da bunlardan biriydi: O dönem Türk Müziği'nin belki de en önemli kaynağı, "Kitabu'l-Musiki Alâ Vechi'l Hurufat"...

Popescu-Judetz, memurdan yazmanın mikrofilminin kaça malolacağını sordu, sonra kütüphaneden çıkıp o taraflardaki tercüme bürolarını dolaştı... Birkaç dil biliyordu, mikrofilmi yaptırabilmek için paraya ihtiyacı vardı ve haftalarca bir dilden öbürüne tercümeler yapıp para biriktirdi... Hem otelin masrafını, hem de mikrofilmin maliyetini çıkarttı ve filmi çantasına koyup memleketine döndü... Ama küçük bir eksiğiyle: Son sayfayı alamamıştı, zira cebindeki son kuruşa kadar vermiş ve o sayfa için ödeyecek parası kalmamıştı... Oturup kopye etti son yaprağı...

Tarih ve müzikoloji âlemi, yazarının adıyla özdeşleşip "Kantemiroğlu" diye bilinen kitabın muhteviyatından, Istanbul'dan memleketine dönen Popescu-Judetz'in 1973'te Bükreş'te yaptığı yayınla haberdar oldu... Kitap, o tarihten bu yana sahasının klasik kaynaklarından biri sayılıyor...

Şimdi Amerika'da yaşayan, Pittsburg'daki Duquesne Üniversitesi'nde ders veren Madam Popescu-Judetz, bugünlerde Türkiye'de... "Türk Musiki Kültürünün Anlamları" isimli son kitabının İngilizcesiyle Türkçesinin aynı anda yayınlanması münasebetiyle Istanbul'a geldi... Bu sefer de her gelişinde yaptığını yapıyor, sabahtan akşama kadar elyazması kütüphanelerini dolaşıyor...

Popescu-Judetz'in kitabında, üç uzun makale var: Türk Müziği'nde nota yazım türleri, müziği konu alan elyazmalarındaki metinlerarası ilişki ve mehterin geçmişteki siyasi rolü... Geçen gün okumayı bitirdiğimde birçok yeni bahis öğrendiğim için memnundum ama biraz da buruklaşmıştım doğrusu... Zira bizim çoktan yapmış olmamız gereken araştırmaları Amerika'da yaşayan bir Romen bizim için ve hatta zevkine yapıyor, üstelik bu çabalarından beş kuruş kazanmıyor, aksine cebinden harcıyordu. Üniversitelerimizde hâlâ bir "müzik tarihi" kürsüsü kuramadık, "müzik bilimi" demek olan "müzikoloji"de emeklemenin bile gerisindeyiz ve daha da acısı, doğduğumuzda kulağımıza okunan ezanın yahut işittiğimiz ilk ninninin sırrını bile başkalarından öğreniyoruz...
(Murat Bardakçı, Hürriyet, 17 Kasım 1996)

Son günlerde yayınlanan Yalçın Tura'nın "Türk Musikisinin Mes'eleleri" adlı kitabı bir yandan Arel-Ezgi sistemiyle hesaplaşıyor ve bu konudaki mevcut polemiği derinleştiriyor, bir yandan da Türk musikisinin geçmişindeki ve geleceğindeki sorunları irdelemeyi öngörüyor. Hemen söylemek gerekir ki, ses sistemleri (majör ve minör) üzerinde akustik çözümlemeleri de içeren bu metinlerin büyük bölümü hem batı müziği hem Türk müziği konusunda teorik ve pratik bir birikim gerektiriyor. Biraz değil haylice uzmanlık istiyorlar yani. Ancak, yazıların tümü, okurun Türk musikisinin sorunları hakkında toplu bir bilgi edinmesini sağlayabiliyor. Özellikle batı müziğinin büyük bestecilerinin eserlerine (Bach, Beethoven, Händel, vb.) kulağı alışmış, ama kuramsal donanımı olmayan, benim gibi sadece dinleyicilikle yetinenler "Dede'nin Yenilikçi, İlerici Çalışmaları Hakkında Birkaç Söz" başlıklı yazıdan hayli yararlanabilir.
(Ahmet Oktay, Milliyet, 20 Ocak 1989)

Türkiye'deki müzik ortamının en saygın isimlerinden biri de Yalçın Tura'dır. Küçük yaşlarda başlayan müzik eğitimi, sanatçının, bu ortamın aranan simalarından biri olmasını da sağlamıştır. Daha çok, film ve sahne müziği konusunda isminden söz ettiren sanatçı, Türk musikisi üzerine verdiği teorik uğraşlarla da biliniyordu. Yaklaşık 30 yıldır, Türk musikisinde egemen olan teorileri araştırıp ciddi hatalar bulan sanatçı, değişik makalelerle bu eleştirileri ifadelendiriyordu. II. Dünya Savaşı'ndan beri hiçbir hareketlilik göstermeyen bu musikinin teorik tartışmaları son yıllarda hareketlenmeye başlayınca, Yalçın Tura da, sistemli olarak yazılmış, yoğun eleştirilerle yüklü makaleler bütününü "Türk Musikisinin Mes'eleleri" başlığı altında Pan Yayınlarında kitaplaştırdı.
(Orhan Kahyaoğlu, Güneş, 11 Ocak 1989)



Kitaptan Bir Bölüm

Bu kitap Osmanlı döneminin yazılı musıki malzemesi ile bütün Türk musıki kültürü içindeki anlam üretimi konusu üzerinde yıllardır sürdürdüğüm çalışmaların bir ürünüdür. Kitap, musıkinin, kültürel bir bütünlük arayışı içinde ortaya çıkan düşünce tarzlarına, düşünceyi somutlaştırma biçimlerine ve düşünce tarzları ile onları somutlaştırma biçimleri arasındaki karşılıklı ilişkilere yansıyan kavramsal boyutlarına eğilen üç denemeden oluşuyor. Üç deneme de konularının temelini meydana getiren malzemeye ilişkin kavramlar üzerindeki tartışmaları ele alıyor, bu kavramların anlamlandırılmasındaki değişikliklerin yol açtığı etkilerin izlerini arıyor. Anlamlar bağlamları içinde geçerlidir, insanların bir şeye yükledikleri az çok karmaşık fikirlerle belirlenir. Türk musıki kültüründe anlamlar çağların akışı içinde oluşan değişimlerle yoğunlaşmış özel bir karmaşıklığın ağırlığını taşır.

0 yorum:

Yorum Gönder